Sara Mader ve eşi Kevin'in aileleri nesillerdir gururla tarım yapıyor. Pasifik Kuzeybatısı bölgesinde kuru tarım yapan Palouse Brand nohut, mercimek, buğday gibi ürünler yetiştiriyor.

Nesillere dayanan tarım deneyimi ile teknoloji alanındaki geçmişini bir araya getiren Sara, uçtan uca bakım ve gözetim yöntemiyle sürdürülebilir çiftçilik uygulamaları vizyonunu hayata geçirdi. Palouse Brand, bu sayede tesislerinden çıkan her ürünün kalite standartlarını karşıladığını biliyor.

"İnsanların, tükettikleri gıdanın nereden geldiğine daha fazla önem vermeye başladığını düşündüm ve bunun sonucunda gıda sektörünün büyük bir dönüşüm sürecinden geçeceğini öngördüm."

Sürdürülebilirlik açısından sertifikalı çiftlik ve temizlik tesisleri bulunan markanın bu konudaki kararlılığı, işletmenin paketleme gibi diğer yönlerini de kapsıyor.

Sara şunları söylüyor: "Karbon ayak izimizin mümkün olduğunca küçük olmasını istiyoruz. Bu nedenle ürünlerimizi, Hint kenevirinden veya üç pound ağırlığında el dikişi pamuktan yapılmış ve plastik içermeyen yeniden kullanılabilir ambalajlarda satıyoruz."

Kimyasal içermeyen, GDO olmayan, yüksek kaliteli ürünlere talep arttıkça Palouse Brand'in satışları da arttı.

Palouse Brand, başarısı kanıtlanmış geleneksel çiftçilik tekniklerini kullanıyor ancak aynı zamanda modern ve ileri görüşlü bir marka. Sara, teknoloji alanındaki deneyimi nedeniyle Palouse Brand'i büyütmek için dijital ortama geçiş yapmalarının ne denli önemli olduğunu biliyordu.

Diğer köklü gıda markalarının çevrimiçi ticareti benimsemeye isteksiz olduğu bir zamanda Sara, gerekli adımı atarak markanın ürünlerini sergilemek için kullanabileceği bir web sitesi oluşturdu. Marka, gıda ürünlerinin nereden geldiği konusunda müşterilere daha fazla şeffaflık sunmak için dijital ortamdaki varlığını kullandı. Ürün liste kayıtlarında, ürünün yetiştiği tarlanın GPS koordinatlarını bile verdiler.

Gerçek satış artışı ise Amazon'da ürün listelemeye başladıklarında geldi ve Palouse Brand internet üzerinde başarıya ulaştı.

Sara yaşadıklarını şöyle hatırlıyor: "İlk önce Seller Central'ı kullanmaya başladık. Burada işlerimizi yürütebilmemiz için gereken tüm araçlar sunuluyordu... Kısa süre içinde gerçekten ilgi çekmeye başladık... Satışlarımız her ay ikiye katlanıyordu."

Palouse Brand, bu ilk sonuçlardan aldığı cesaretle Amazon'daki varlığına daha fazla güvenmeye ve daha fazla çaba harcamaya başladı. Bu yatırımın büyük bir fayda sağlaması sonucunda Sara, Amazon'un birçok araç ve programını ilk deneyenler arasında oldu.

Sara bunu şöyle açıklıyor: "Benim yaklaşımım, Amazon uygun olduğumuz ve markamızın işine yarayacak yeni bir program sunduğunda bunu denemektir. Amazon'un müşteri odaklı olduğunu bildiğimden, sundukları programların Palouse Brand'e ve müşterilerimize faydası olacağına güveniyorum." Amazon Brand Registry, 2017 yılında markaların geliştirilip korunmasına yardımcı olacak ücretsiz bir araç olarak kullanıma sunulduğunda Palouse Brand katılmakta hiç tereddüt etmedi.